SARAÇOĞLU MAHALLESİ
Başkent’in sincaplarla sınavı: Saraçoğlu Mahallesi / Gazeteci - Yazar Necati Yalçın
Bayram! Güvenpark’taki Güven Anıtı’nda güvercinler. Çocuklar yem verdikçe bayram ediyorlar. Biraz ilerde sincaplar da var.
“Hadi canım! Bir türlü açılmayan Hayvanat Bahçesi burada mı açıldı?” diye sormayın! Sincaplar az sonra... Anıtı, Holzmeister tasarlamış. Hanak başlamış, ömrü vefa etmemiş. Thorak tamamlamış. Sadece isimler kente verilen özeni özetliyor sanki. Eh, kentlere de özen göstermek gerek... Anıt bugün Ankara’nın göbeğinde. Minibüslere teslim parkta. Son cümle de başka bir özet! Mamak taşı ve bronzdan yapılmış Anıt’ı ve Park’tan günümüze dek gelebilen kısmı arkanıza alın. Bulvar değil, sokak tarafına yürüyün. İki-üç dakika. Solunuzda bir farklılık hissedeceksiniz. Hava güneşli ve sıcak mı? Sihir gibi ama burada gölge ve serinlik var! Yukarı bakın. Vay canına! Sokakları karşılıklı tutan ağaçlar üstte buluşuyor. Doğal bir gölgelik. Burası Saraçoğlu Mahallesi. Ben yazayım, siz rastlarsanız şaşırmayın. Ağaçkakanlar yaşar bu mahallede. Onların açtıkları oyuklarda da sincaplar... Solunuzdaki sokaklardan birine girin. Bulvarın, geçen yıllar içinde günümüzdeki çok katlı haline gelmesine direnmiş 2-3 katlı evler sarar dört yanınızı. Sihir değil. Belki, rüya! 70 yıl kadar önce yapılmışlar. 70’li yaşlarına gelen ünlü bir mimar tasarlamış. 70’li yıllarda ilk kez korunmasına karar verilmiş. Bir ara “riskli alan” denilmiş. Satışı gündeme gelmiş. Protestolar falan derken dönemin Cumhurbaşkanı Demirel noktayı koymuş. “Riskli alan” sözü iptal olmuş.
75 BİNA 434 KONUT
Duvarda asılı, korunma kararını gösteren pirinç levhadaki yazı, içinizi ısıtıp, rahatlatıyor. Mimarın ismi de yazıyor; Paul Bonatz. 75 bina 434 konutluk mahalleyi tasarlamış. Almanya’da en ünlü eseri olan Stuttgart Tren Garı’nı yapmış. 2. Dünya Savaşı bitmeden Türkiye’ye gelmiş. On yıldan fazla kalmış. İstanbul’da hocalık, Ankara’da çeşitli üniversite yapıları, Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü binasını yapmış. Sergi Evi’ni Opera Binası’na dönüştürmüş. Anıtkabir yapımında jüri üyesi olmuş. Bir bu mahalleyi tasarlamış. Mimar, devletin ilk toplu lojmanlarını yapınca mahallenin adı dönemin başbakanının Şükrü Saraçoğlu’nun soyadıyla veya Devlet ile anılmaya başlamış. Günümüzde Namık Kemal Mahallesi. Derken 2010’lu yıllar... Yine “risk” tespit edilmiş. “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” çıkmış. Atatürk Kültür Merkezi alanları, Ulus ve burası riskli alan ilan edilmiş. Lojmanlara tahsisler durmuş. Oturanlardan evlerinden çıkmaları istenmiş.
İlgili Bakanlık’tan “Yıkılmayacak, AVM yapılmayacak, restore edilecek!” açıklaması gelmiş.
SAKLI BİR CENNET
Mahalle’yi Mimar Bonatz planlamış. Bir başka Mimar, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, korunmasını planlamaya çalışıyor. Başkan ve üyeleriyle görüştüğüm mahallenin derneğiyle etkinlikler düzenliyor. Son çaya sivil toplum örgütleri temsilcileri, milletvekilleri ve gazeteciler katıldı. “Kentin Ortasında Saklı Bir Cennet” olarak tanımlıyor. “Bu evlere kıymak vicdansızlıktır” diyerek vicdanlara sesleniyor. “Mahalle tescilli kültür varlığımızdır. Baltalarla kapıları kırılamaz, zorla tahliye işlemleri gerçekleştirilemez” diyerek, yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Mimar’a ve aynı odanın Kent İzleme Merkezi Üyesi Redife Kolçak’a suç duyurusunda bulununmuş... Başkent Dayanışması ile evlere ve ağaçlara kırmızı kurdele bağlamış, Kaymakamlığa siyah çelenk koymuş. Son, mahallede 5 çayı dağıttı. Tango günleri gibi öneriler geldi...
ÖNERİ
Her mahalleye nasip olmayan bir şey var burada. Yapılar, ağaçlar, alanlar iki kez tescilli. Yani çifte korumalı! Gel gör ki, mahalle Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na devredildi. İnsan ister istemez irkiliyor. Çocukların koşuşturduğu bahçeler şimdilerde ıssız. Kentin göbeğindeki 82 bin metrekarede, arasından geçen caddelerin iki yakasındaki ağaçları tepede birleşmiş dallarında, torunlarının torunlarını gören sincaplarla bahçedeki çocuklar yine buluşmalılar. Mahalle, yapılan yarışmalarla belirlendiği gibi veya başka bir şekilde ama korunmalı. Benden de bir fikir! Güvenpark’la birleştirilip, toptan yaya bölgesine dönüştürülüp, her bina Türkiye’nin bir iline verilebilir. Kocaman bir park olur. Bayram yeri gibi! Sonra çocuklar memnun, sincaplar memnun... Hacettepe Mahallesi’ni biz, İsmetpaşa Mahallesi’ni yangınlar, Yahudi Mahallesi’ni, hepsini kucaklayan zaman yıkıyor. Bitsin! Güzellikler olsun artık. Mahalle UNESCO Miras Listesi’ne girsin. Bir de öyle bayram olsun! Çocuklarımız, “Dünyanın güzel parklarında rastlayabileceğiniz sincaplar hem Güven Park’ta hem de bizim başkentimizin orta yerindeki evlerin bahçelerinde!” desin.
Bayram! Güvenpark’taki Güven Anıtı’nda güvercinler. Çocuklar yem verdikçe bayram ediyorlar. Biraz ilerde sincaplar da var.
“Hadi canım! Bir türlü açılmayan Hayvanat Bahçesi burada mı açıldı?” diye sormayın! Sincaplar az sonra... Anıtı, Holzmeister tasarlamış. Hanak başlamış, ömrü vefa etmemiş. Thorak tamamlamış. Sadece isimler kente verilen özeni özetliyor sanki. Eh, kentlere de özen göstermek gerek... Anıt bugün Ankara’nın göbeğinde. Minibüslere teslim parkta. Son cümle de başka bir özet! Mamak taşı ve bronzdan yapılmış Anıt’ı ve Park’tan günümüze dek gelebilen kısmı arkanıza alın. Bulvar değil, sokak tarafına yürüyün. İki-üç dakika. Solunuzda bir farklılık hissedeceksiniz. Hava güneşli ve sıcak mı? Sihir gibi ama burada gölge ve serinlik var! Yukarı bakın. Vay canına! Sokakları karşılıklı tutan ağaçlar üstte buluşuyor. Doğal bir gölgelik. Burası Saraçoğlu Mahallesi. Ben yazayım, siz rastlarsanız şaşırmayın. Ağaçkakanlar yaşar bu mahallede. Onların açtıkları oyuklarda da sincaplar... Solunuzdaki sokaklardan birine girin. Bulvarın, geçen yıllar içinde günümüzdeki çok katlı haline gelmesine direnmiş 2-3 katlı evler sarar dört yanınızı. Sihir değil. Belki, rüya! 70 yıl kadar önce yapılmışlar. 70’li yaşlarına gelen ünlü bir mimar tasarlamış. 70’li yıllarda ilk kez korunmasına karar verilmiş. Bir ara “riskli alan” denilmiş. Satışı gündeme gelmiş. Protestolar falan derken dönemin Cumhurbaşkanı Demirel noktayı koymuş. “Riskli alan” sözü iptal olmuş.
75 BİNA 434 KONUT
Duvarda asılı, korunma kararını gösteren pirinç levhadaki yazı, içinizi ısıtıp, rahatlatıyor. Mimarın ismi de yazıyor; Paul Bonatz. 75 bina 434 konutluk mahalleyi tasarlamış. Almanya’da en ünlü eseri olan Stuttgart Tren Garı’nı yapmış. 2. Dünya Savaşı bitmeden Türkiye’ye gelmiş. On yıldan fazla kalmış. İstanbul’da hocalık, Ankara’da çeşitli üniversite yapıları, Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü binasını yapmış. Sergi Evi’ni Opera Binası’na dönüştürmüş. Anıtkabir yapımında jüri üyesi olmuş. Bir bu mahalleyi tasarlamış. Mimar, devletin ilk toplu lojmanlarını yapınca mahallenin adı dönemin başbakanının Şükrü Saraçoğlu’nun soyadıyla veya Devlet ile anılmaya başlamış. Günümüzde Namık Kemal Mahallesi. Derken 2010’lu yıllar... Yine “risk” tespit edilmiş. “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” çıkmış. Atatürk Kültür Merkezi alanları, Ulus ve burası riskli alan ilan edilmiş. Lojmanlara tahsisler durmuş. Oturanlardan evlerinden çıkmaları istenmiş.
İlgili Bakanlık’tan “Yıkılmayacak, AVM yapılmayacak, restore edilecek!” açıklaması gelmiş.
SAKLI BİR CENNET
Mahalle’yi Mimar Bonatz planlamış. Bir başka Mimar, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, korunmasını planlamaya çalışıyor. Başkan ve üyeleriyle görüştüğüm mahallenin derneğiyle etkinlikler düzenliyor. Son çaya sivil toplum örgütleri temsilcileri, milletvekilleri ve gazeteciler katıldı. “Kentin Ortasında Saklı Bir Cennet” olarak tanımlıyor. “Bu evlere kıymak vicdansızlıktır” diyerek vicdanlara sesleniyor. “Mahalle tescilli kültür varlığımızdır. Baltalarla kapıları kırılamaz, zorla tahliye işlemleri gerçekleştirilemez” diyerek, yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Mimar’a ve aynı odanın Kent İzleme Merkezi Üyesi Redife Kolçak’a suç duyurusunda bulununmuş... Başkent Dayanışması ile evlere ve ağaçlara kırmızı kurdele bağlamış, Kaymakamlığa siyah çelenk koymuş. Son, mahallede 5 çayı dağıttı. Tango günleri gibi öneriler geldi...
ÖNERİ
Her mahalleye nasip olmayan bir şey var burada. Yapılar, ağaçlar, alanlar iki kez tescilli. Yani çifte korumalı! Gel gör ki, mahalle Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na devredildi. İnsan ister istemez irkiliyor. Çocukların koşuşturduğu bahçeler şimdilerde ıssız. Kentin göbeğindeki 82 bin metrekarede, arasından geçen caddelerin iki yakasındaki ağaçları tepede birleşmiş dallarında, torunlarının torunlarını gören sincaplarla bahçedeki çocuklar yine buluşmalılar. Mahalle, yapılan yarışmalarla belirlendiği gibi veya başka bir şekilde ama korunmalı. Benden de bir fikir! Güvenpark’la birleştirilip, toptan yaya bölgesine dönüştürülüp, her bina Türkiye’nin bir iline verilebilir. Kocaman bir park olur. Bayram yeri gibi! Sonra çocuklar memnun, sincaplar memnun... Hacettepe Mahallesi’ni biz, İsmetpaşa Mahallesi’ni yangınlar, Yahudi Mahallesi’ni, hepsini kucaklayan zaman yıkıyor. Bitsin! Güzellikler olsun artık. Mahalle UNESCO Miras Listesi’ne girsin. Bir de öyle bayram olsun! Çocuklarımız, “Dünyanın güzel parklarında rastlayabileceğiniz sincaplar hem Güven Park’ta hem de bizim başkentimizin orta yerindeki evlerin bahçelerinde!” desin.
1944 yılında zamanın Başbakanı Şükrü Saraçoğlu tarafından temeli atılan ve 1946 tarihinde tamamlanan 434 konutluk Saraçoğlu Mahallesi
Mimarı : Paul Bonatz (d. 6 Aralık 1877 - ö. 20 Aralık 1956), Türkiye'de bulunduğu 1940'larda II. Ulusal Mimarlık Akımının destekleyici ve yönlendiricilerinden Alman mimar.
Mimarı : Paul Bonatz (d. 6 Aralık 1877 - ö. 20 Aralık 1956), Türkiye'de bulunduğu 1940'larda II. Ulusal Mimarlık Akımının destekleyici ve yönlendiricilerinden Alman mimar.
Saraçoğlu büyük bir mücadeleye tanıklık etti
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan bugüne gelinen süreci şöyle özetledi.
“Paul Bonatz tarafından tasarlanan Cumhuriyet’in ilk toplu Konut alanı olan Saraçoğlu Mahallesi uzun süredir çok önemli bir mücadeleye tanıklık ediyor. Önce bu alanı 1994 yılında satmak istediler. Mimarlar Odası Ankara Şubesi devreye girerek çok büyük bir mücadele verdi , satışı durdurdu ve Süleyman Demirel hükümetin aldığı kararı veto etti.Sonra 2013 yılında riskli alan ilan edildi ve yıkılarak alışveriş merkezi yapılması gündeme geldi. Riskli alan kararına Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Şehir Plancıları Odası ve burada oturanlar dava açtı riskli alan kararı da iptal edildi. Riskli olmadığı ortaya çıktı. 70 yıldır ayakta duran bu binalara riskli demek zaten abesle iştigal. Sonra Mimarlar Odası Ankara Şubesi Saraçoğlu Mahallesi’nin halka açılarak halkın kullanımında olan bir kültür sanat ortamına dönüşsün diye bir kent düşleri fikir projesi yarışması yaptı. Buna eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de destek verdi. Uygulanabilir bir düş kurmak için ortak akılla yeni bir yarışma açılması önerisine, bakanlık ve Ankara Ticaret Odası da destek verdi. Ancak o süreçte hükümetin verdiği sözde durmasından kaynaklı bitti . Saraçoğlu Mahallesi 2014 yılında lojman statüsü kaldırılarak ekonomiye kazandırılması için Maliye Bakanlığı’na devredildi. O günden sonra da burada oturan bürokratlar memurlar zorla çıkartıldılar. Evlerin kapılarında gördüğünüz kırıklar o dönemde tarihi bir yere balyozla giren güvenlik güçlerinin eseridir. Sonrasında da Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na burayı devrettiler. Ekonomiye kazandırsın yeni inşaat yapsın. Bütün bu süreçlerin hepsi yargıya taşındı. Geçtiğimiz hafta çok önemli iki karar verdi. Danıştay 10.Daire Saraçoğlu Mahallesinin Emlak GYO’ya devredilmesinin yürütmesini durdurdu. Bu bizim sevincimiz oldu çünkü 26 Nisan’da Saraçoğlu Mahallesi’nin arsa karşılığı gelir paylaşımı ihalesi olacaktı. Bu ihale kadük hale geldi. Biz tam buna seviniyorduk ki Danıştay 10. Daire yeni bir karar verdi. 2014 yılında lojman tahsislerinin kaldırılarak ekonomiye kazandırılması için Maliye Bakanlığı’na iptal kararı verdi. Ankaralılarla birlikte başkent dayanışması ile defalarca kez Saraçoğlu için ses verdik, eylem yaptık, yürüyüş yaptık, Hıdırellezi Saraçoğlu’nda karşıladık, Saraçoğlu Mahallesindeki binalar, ağaçlar, canlılar, burayı sevenler,Cumhuriyet değerlerine sahip çıkanlar mücadelemizin ve kararlılığımızın tanığıdır. Bu büyük mücadelemiz Saraçoğlu Mahallesinin koruma amaçlı imar planına açılacak hukuksal süreçle devam edecektir. Saraçoğlu Mahallesinde kamusal olanın kamusallaştırılması zamanıdır. Saraçoğlu’nda bir çok şenlik ev etkinlik yapılacak, 5 Mayıs’ta da Hıdırellezi 4.kez Saraçoğlu Mahallesinde karşılayacağız. “
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan bugüne gelinen süreci şöyle özetledi.
“Paul Bonatz tarafından tasarlanan Cumhuriyet’in ilk toplu Konut alanı olan Saraçoğlu Mahallesi uzun süredir çok önemli bir mücadeleye tanıklık ediyor. Önce bu alanı 1994 yılında satmak istediler. Mimarlar Odası Ankara Şubesi devreye girerek çok büyük bir mücadele verdi , satışı durdurdu ve Süleyman Demirel hükümetin aldığı kararı veto etti.Sonra 2013 yılında riskli alan ilan edildi ve yıkılarak alışveriş merkezi yapılması gündeme geldi. Riskli alan kararına Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Şehir Plancıları Odası ve burada oturanlar dava açtı riskli alan kararı da iptal edildi. Riskli olmadığı ortaya çıktı. 70 yıldır ayakta duran bu binalara riskli demek zaten abesle iştigal. Sonra Mimarlar Odası Ankara Şubesi Saraçoğlu Mahallesi’nin halka açılarak halkın kullanımında olan bir kültür sanat ortamına dönüşsün diye bir kent düşleri fikir projesi yarışması yaptı. Buna eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de destek verdi. Uygulanabilir bir düş kurmak için ortak akılla yeni bir yarışma açılması önerisine, bakanlık ve Ankara Ticaret Odası da destek verdi. Ancak o süreçte hükümetin verdiği sözde durmasından kaynaklı bitti . Saraçoğlu Mahallesi 2014 yılında lojman statüsü kaldırılarak ekonomiye kazandırılması için Maliye Bakanlığı’na devredildi. O günden sonra da burada oturan bürokratlar memurlar zorla çıkartıldılar. Evlerin kapılarında gördüğünüz kırıklar o dönemde tarihi bir yere balyozla giren güvenlik güçlerinin eseridir. Sonrasında da Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na burayı devrettiler. Ekonomiye kazandırsın yeni inşaat yapsın. Bütün bu süreçlerin hepsi yargıya taşındı. Geçtiğimiz hafta çok önemli iki karar verdi. Danıştay 10.Daire Saraçoğlu Mahallesinin Emlak GYO’ya devredilmesinin yürütmesini durdurdu. Bu bizim sevincimiz oldu çünkü 26 Nisan’da Saraçoğlu Mahallesi’nin arsa karşılığı gelir paylaşımı ihalesi olacaktı. Bu ihale kadük hale geldi. Biz tam buna seviniyorduk ki Danıştay 10. Daire yeni bir karar verdi. 2014 yılında lojman tahsislerinin kaldırılarak ekonomiye kazandırılması için Maliye Bakanlığı’na iptal kararı verdi. Ankaralılarla birlikte başkent dayanışması ile defalarca kez Saraçoğlu için ses verdik, eylem yaptık, yürüyüş yaptık, Hıdırellezi Saraçoğlu’nda karşıladık, Saraçoğlu Mahallesindeki binalar, ağaçlar, canlılar, burayı sevenler,Cumhuriyet değerlerine sahip çıkanlar mücadelemizin ve kararlılığımızın tanığıdır. Bu büyük mücadelemiz Saraçoğlu Mahallesinin koruma amaçlı imar planına açılacak hukuksal süreçle devam edecektir. Saraçoğlu Mahallesinde kamusal olanın kamusallaştırılması zamanıdır. Saraçoğlu’nda bir çok şenlik ev etkinlik yapılacak, 5 Mayıs’ta da Hıdırellezi 4.kez Saraçoğlu Mahallesinde karşılayacağız. “
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi
|
|